Kayıtlar

HİÇ ESTAS TONNE DİNLEDİNİZ Mİ?

Resim
  Cuma gecesi çalışma masamda otururken Estas Tonne'nin sihirli parmaklarından açığa çıkan bu müzik aklıma geldi istemsizce.İnsanı olduğu yerden alıp bambaşka yerlere götürmekte adeta.Ne zaman keşfettiğimi bilmiyorum bu adamı.Gözlerinizi kapatın ve bambaşka diyarlara gitmeye hazır olun. Keyifli dinlemeler..

FREUD’UN PSİKANALİZ TEDAVİSİ İLKELERİ – ENGİN GEÇTAN

Resim
FREUD’UN PSİKANALİZ TEDAVİSİ İLKELERİ – ENGİN GEÇTAN  Psikanalizin ilk günlerinde, acılı duygularla birlikte yaşanmış ve bu nedenle bilinç dışına itilmiş geçmiş olaylara ilişkin can sıkıcı anılar, insanın psikolojik sorunlarının başlıca nedeni olarak gösteriliyordu. Tedavinin amacı da, bu anıları ve onlara eşlik etmiş olan duyguları konuşma yoluyla bilince çıkararak yeniden yaşanmalarına imkân sağlamaktı. Duyguların eşlik etmediği çağrışımlar tedavi yönünden yararsız sayılıyordu. Gerekli ortamı sağlamak için kullanılan teknik ise, hipnozdu. Hipnoz altında hastalar, normal koşullarda baskı altında tutulan anılarını bilinç düzeyine çağrıştırarak yeniden canlandırabiliyorlardı. Giderek, katarsis denilen bu yöntemin bazı önemli kısıtları olduğu anlaşıldı. Hipnoz altında çağrışım, klinik belirtilerin ortadan kalkmasına yardımcı olmakla birlikte, bu belirtilerin gerisindeki nedenler varlıklarını sürdürdükleri için, ortadan kalkan belirtilerin yerini bir süre sonra yenileri alıyordu. Daha...

VARLIK VE HİÇLİK - JEAN PAUL SARTRE

Resim
  “İnsan bazen özgür, bazen köle olamaz; insan, her zaman ya tam özgürdür, ya da değildir.” Jean-Paul Sartre Varlık ve Hiçlik / Fenomenolojik Ontoloji Denemesi (L’être et le néant / Essai d’ontologie phénoménologique, 1943), hiç şüphesiz Jean-Paul Sartre’ın “başyapıtı”dır. Sadece Fransız felsefesi açısından değil genel olarak felsefe tarihi açısından da son büyük ontoloji denemesini temsil eder. Dolayısıyla önemini ve güncelliğini hâlâ korumaktadır ve hiç şüphesiz daha uzun yıllar korumaya devam edecektir. Çünkü, insan, ilk defa bu yapıtta, özgür olmaya “mahkum” edilmiştir… “Jean-Paul Sartre’nin sadece bir kaç ay içinde kaleme aldığı ancak pek çok felsefeci tarafından yüzyılın eseri olarak nitelenen ama bir türlü dilimize çevrilmesi başarılamayan “Varlık ve Hiçlik” adlı eseri ilk kez Türkçe’ye kazandırıldı. Eserin bugüne dek neden Türkçe’ye kazandırılmadığı felsefeciler arasındaki en popüler tartışmalar arasındaydı. Bu yüzden yayıncı isimlerden Ahmet Öz, profesyonel felsefecilere ş...

WHİTESNAKE-STİLL OF THE NİGHT

Resim
Çok farklı duygular hissetirmekte. Pazartesi günü için gelsin..

ALBERT CAMUS:SAÇMA VE İNTİHAR

Resim
SAÇMA VE İNTİHAR Yalnızca gerçekten ciddi bir tek sorun var: İntihar.Yaşamın yaşanmaya değip değmediğini düşünmek, felsefenin temel sorusunu yanıtlamaktır. Dünyanın üç boyutlu olması, zihnin dokuz ya da on iki kategorisi olması gibi sorunlar sonra gelir. Bunların hiç önemi yok.Yanıtlamak gerek önce. Nietzsche’nin de söylediği gibi,bir filozof saygıdeğer olabilmek için özüyle sözü bir olmak zorundaysa, bu durumda yanıtın önemi ortaya çıkar, çünkü yanıt kesin davranışı önceler. Bunlar yürekte kendini gösteren apaçıklıklardır, ama onları zihinde aydınlık kılabilmek için derinleştirmek gerekir. Şu sorunun öbüründen daha öncelikli oluşunun neye bağlı olduğunu kendi kendime sorduğumda, yükümlendiği eylemlere göre diye yanıt verebilirim. Varlık-bilimsel bir kanıt için ölen insan görmedim. Önemli bir bilimsel doğruyu bulan Galilei, yaşamını tehlikeye soktuğu anda bulgusunu kolaylıkla yalanlamıştır. Bir anlamda iyi de yaptı. Bu doğru diri diri yakılmaya değmezdi. Dünya mı güneşin çevresinde dön...

KARL JASPERS'İN VAROLUŞ FELSEFESİ

Resim
  Karl Jaspers Varoluşçuluğun ilk büyük filozofu, kendilerinden sonra felsefenin bir daha hiç eskisi gibi olamayacağını söylediği Kierkegaard ve Nietzsche’nin vukuflarından da çokça istifade etmiş olan Alman filozofu Karl Jaspers’tir (1883-1969). Onun önemi her şeyden önce, kitle ve makine çağının hayli tehlikeli kişisizleştirici eğilimlerinin ve planlamacı tavrının kökenini, modernizmin varlığın İlk ve Ortaçağ’daki sürekliliğini ortadan kaldırıp onu parçalayan ve farklı varlık türleri ya da düzeyleri arasındaki sağlıklı ve uyumlu ilişkiyi ortadan kaldıran yaklaşımına bağlamasından kaynaklanır. Jaspers’e göre, klasik felsefenin veya metafiziğin Hegel’le birlikte çöküşünün ardından, özellikle insan açısından işler daha da kötüye gitmiştir; çünkü bazı filozoflar, pozitivist bir tavırla felsefeyi bilime indirgemiş ve kendilerini bilimle ilgili birtakım iddialar ortaya koymakla sınırlamış veya bilime dayalı bir hayat felsefesi geliştirmekle yetinmişlerdir. Diğerleri ise idealist bir ta...

DENEMELER:ANLIK MUTSUZLUK..

Resim
Ölçüsüz tepkilerim oldu kabul ediyorum bazen bunları bile kendime itiraf edemiyorum bazen.Ama zamanın karşısında acizliğimizi de kimse sorgulanmayacaksa neden yaşıyoruz her gün.Ağzım kurudu mutfaktan biraz su almalıyım ama ayağa kalkacak halim yok desem.Tavan orada dururken benim hareket etmem hiç bir şey ile açıklanamaz.Saatte oradan kendince ses çıkartıyor bak ben ilerliyorum dercesine. Sinirli bir bakış atıyorum ona yerimden bir hışımla kalkıp ayna karşısına geçiyorum aynada yüzüme bakıyorum sakallarım,burnum,gözlerim kenarlarında ki çizgiler hepsi oradalar bende ayna karşısındayım ve öylece kendime bakıyorum tepkisizce.Ayağımdaki terliğim ayağımdan çıkmak üzere sinekler geçiyor kafamın üzerinden çok zaman geçti diyorum gözlerimin içine bakarak gözlerimin siyahı beni kendi kara deliğine çekmeye meyilli gibi o kadar karanlık tıpkı çenemin üstünde duran sakallarım gibi. Son bir kez bakış attıktan sonra ayna ile vedalaşıp yanan elektrik anahtarına sol işaret parmağımla üstünde gezdirer...

AYVALIKSAL...

Resim
Sayılı gün çabuk geçer dedim ve ilk otobüse Ayvalığa bilet aldım.Otobüsüm akşam saat on ikiydi.Yolculuk için güzel bir saat seçmiştim.Otogara biraz erken gelmiştim çığırtkanların arasından gideceğim firmamın  önünde durdum biletimi kontrol ettim.Cam kenarı almıştım sabaha kadar yolu izleyecektim.Mutluydum.Otobüsüm hareket etti kulaklığımı taktım ve yolculuğa müziğimle eşlik ettim.Boğaz köprüsünü geçerken hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemedim.Tam müziğe kendimi kaptırmışken uykuya dalmışım gözümü açtığımda Burhaniye otogarda idim.Bu kadar çok ve kesintisiz uyuyor olamazdım.Kendi kendime kızdım o kadar yolu dolu bir zihinle seyredecektim. Ayvalık otogarda indikten sonra valizimi aldım ve derin bir nefes aldım zeytin ağaçlarının keskin kokusunu genizimde hissetmiştim.Taksiye atladım ve Cunda'da kalacağım pansiyona doğru yol aldım.Kendi başıma tatil yapmaktan zevk alıyordum adeta.Pansiyon kapısında taksiciye durdurdum ve ücretini cüzdanımdaki paralardan ayarlarken taksicide valizimi indi...

ÖĞRENMENİN ANLAMI

Resim
Üstat ST.Augustinus'un İtiraflar başyapıtından öğrenmenin anlamı adına; Buradan hareketle şöyle bir sonuca ulaşıyoruz:Bu bilgileri,yani duyularımızla imgelerini almadığımız,ama zihnimizde imgesi olmadan kendi haliyle tanıdığımız bilgileri öğrenmek,hafızada daha önceden dağınık ve düzensiz bir şekilde bulunan fikirleri bir araya toplarcasına düşünmekten başka bir şey değil.Dikkatimizi verince,daha önceden dağınık ve ihmal edilmiş halde köşesinde gizlenen bu bilgilerin kullanıma hazır halde  orada beklediğini anlıyoruz,çünkü kendilerine aşına olan zihin onları çağırdığı anda hemen ortaya çıkıveriyorlar. Demek ki benim hafızam bu türden ne çok bilgi içeriyor,yani daha önceden keşfedilmiş ve demin de dediğim gibi,kullanıma hazır halde bekletilen ne çok bilgi.Bunu öğrendim ya da biliyordum dediğimde kastettiğim bu demek ki.Ama bunları toparlamaya biraz ara vereyim,hemen dibe iniveriyorlar ve yine ücra köşelerine çekiliveriyorlar.Bu durumda yeni bir şeymiş gibi yeniden keşfedilmeleri,bul...

DİNLENME TESİSLERİ

Resim
          Elimdeki kağıt bardağı yerine bıraktım ve kulaklığımı taktım müzik dinlemeye başladım.Yanımdaki adamın geniş omuzlarından rahatsız olmaya başladım.Spotify'den listemelerini güncellemek istedim ama o kadar birbirine karışmış ki bir kaç şarkı sildikten sonra bıraktım.Dışarı bakmaya başladım her şey o kadar hızlı geçiyordu ki gözlerimin önünden hayatta böyle diye düşündüm içimden.Tam o esnada yanımdaki kulaklığını ayağımın altına düşürdü ve nazikçe lütfen demeye kalmadan istemsizce gülümseyerek uzattım kendisine.O da bundan rahatsız olmuştu 8 saatlik yolculuk bu adamla yan yana asla olacak şey değildi. ** Bir ara uyumuşum gözlerimi açtığımda otobüs durmuş mola yerinde.Otobüsün ön camından kocaman bir fırça geçiyordu arkasında hortumu ile biraz toparlandım koltuğumda ve uykulu bir şekilde otobüsten indim.Yüzüme bir anda dinleme tesisi soğuğu vurunca kendime geldim.Bilen bilir o soğuğu yaz aylarında bile gece yarısı üşütür seni üstüne bir şeyler almak zorun...