KASABA










Kasabanın merkezine yaklaştıkça heyecanım daha çok artıyordu en son kaç yaşımda buraya gelmiştim?Hatırlayamamakta güçlük çekiyorum dolmuştan inip adımımı zemine bastıkça birden için huzur dolmuştu içime tekrar ait olduğum yerdeydim.Kaçmasaydım dedim geçmişimden burada sıradan bir kasaba hayatı geçirir huzur içinde yaşayabilirdim.Turistlerin ziyaret ettiği bileklik ve incik boncuk sattığım bir dükkanım olabilirdi merkeze yakın bir yerde.Ecnebice konuşmayı  bile öğrenebilirdim belki de.Ama kaçmaktan başka çarem yoktu ailemin ölümünden sonra burada kalamazdım yapayalnız.Akrabalarım desen herhangi birinden bir medet dahi ummuyordum ve kasabadan şehir hayatına gittiğimde 19 yaşındaydım.O cahil çocuk tan beklenmeyecek bir hareketti ama altında yatan cahil cesareti idi.

**

Çocukken sürekli uğradığım bakkal Cemal amcanın dükkanının yerinde şuan tuhafiyeci açılmış.Çocukken sürekli sakız çalardık arkadaşım Kaan ile.Sahi o ne yapıyor şimdi burada hala eski oturdukları evdeler mi?
Kahvenin önüne geldiğimde kafamı yukarı kaldırdım ve tepesinden inmediğimiz o erik ağacını gördüm ve tüm ihtişamı ile orada yer alıyordu aslanlar gibi.Boş bir masaya oturdum ve kahveciye elimle çay getirir misiniz anlamında işaretler yaparak dikkatini çektim.İki dakika geçmeden çayım gelmişti yanında iki şekeri kırmızı çay tabağıyla.Sonra düşünmeye başladım bu tabağı tasarlayan adam veya adamların zamanında ne güzel adımlar attığını.Bu tasarım olmasıydı acaba o güzel çayların altı hangi tasarımla kalacaktı diye.Kahve önünden çocuklar koştururcasına geçtiler.Kaç yıl sonra buranın havasını solumak toprağına basmak.

**


Düşünmekten çayı soğuttum ceketin sol cebimden 2 tl çıkardım ve o muhteşem çay tabağının içine bıraktım.Ellerimi cebime koydum ve doğduğum evi görme cesaretini kendimde bulduğumu anladığım an gitmeye karar verdim.Ne günlerim geçmişti o evde o mahallede.Büyüyünce geçmişe yönelik çoğu anılarım silinip gitmişti belkide ama hafızamda her zaman bir iz kalmıştı geçmişe yönelik.Cep telefonum çaldı cevapladım arayan patronumdu iş ile ilgili bir şeyler sordu ona söylendim kapatırken hafta sonumu meşgul etmeye hakkı yoktu.Ve karşımda o eski dökük binadan bir şey kalmamıştı.İki katlı temiz ve büyük balkonlu bir ev yapılmıştı.Kafamı öne eğdim ve bir daha bakmadım geçmişe çünkü beni daha çok yaralamasından korkuyordum.Arabama atlayıp gitmek istiyordum buradan artık..

Geçmişin özlemeni çeken adamın bir hafta sonu...



















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KARL JASPERS'İN VAROLUŞ FELSEFESİ

DENEMELER:YAŞLI ADAM VE ANLAMSIZ 30 DAKİKASI...

DİNLENME TESİSLERİ